23 Şubat 2014 Pazar

Mat Ruh: Bir Aşık Asuman 1.bölüm

İlk iş günüm! Sanırım heyecan kelimesinin vücut bulmuş haliyim. E kolay mı kaç kere hayal ettim bu anı ve bugün gerçekleşecek! Şimdi siz merak ediyorsunuz nasıl kaptım bu işi diye. Hemen anlatayım. Şimdi şöyle Poyraz'ın asistanı Ece ile arkadaş oldum. O tabi safım benim tesadüfen arkadaş olduğumuzu sanıyordu. Ece'yi öncesinde baya bir araştırmıştım. Çevresine girdim. Sonra çok iyi dost olduk. Ve ona güvenebileceğimden emin olduğumda da gerçekleri anlattım. Tabi kıza işten çık ben olayım Poyraz'ın asistanı diyemezdim. Ve ona kardeşimin kafesinde işletmecilik teklif ettim. Ona planımı anlattım ve kabul etti. Poyraz'ın çapkınlığı konusunda beni uyarmadan da edemedi. Sanki ben bilmiyorum. Ece onun hakkında tüm bildiklerini anlatmıştı bana zaten ben onun üniversiteden beri takipçisiydim. Biliyordum onun çapkınlığını ama baş edebilirdim değil mi? Beni zorlayacağını düşündüğüm en önemli şey ona bu kadar aşıkken nasıl normal davranacaktım? Gizemli, soğuk ve zeki asistanı olmalıydım! Ben ve gizemli, ben ve soğuk işte bunlar yan yana gelmesi bile imkansızdı. Zeki olduğumu kabul etmeliyim şimdi mütevazilik gösteremeyeceğim bu konuda. Yazarın kahkahasını duyar gibiyim! Senden zeki olduğum kesin bir insan yazdığı karakterle bu kadar dalga geçer mi ya! Hani hepsi benim bebeklerim diyen yazarlar nerede? Beni onlar yazsın sen değil! Duygularımız karşılıklı canım ben sana gıcık oluyorum ama idare ediver benim gibi. Hayır yani şimdi bu yazar bozuntusu beni Poyraz'ıma da kavuşturmaz sırf gıcıklığından. Ama ben kimim? Asuman! Bir Aşık Asuman... Aşka kim engel olabilir ki... Hele de benim aşkıma. Gör de bak bakalım kimin dediği olacak sen istediğin kadar engel ol! Bu sadece bizim aşkımızı büyütür. Neyse ne ya ne diyordum ben? Ha ilk iş günüm. Heyecandan uyuyamadığım için sabah kalktığımda berbat görünüyordum. Harika ya! Hemen duş aldım. Yüzüme maske yaptım. Dinç ve genç olmalıydım bir de güzel ve göz alıcı; gizemli ve soğuk olmam gerektiğinden bahsetmiyorum bile! Neden bu kadar gizemli ve soğuğa taktığımı merak ediyorsunuzdur. Poyraz'ın bir röportajında okumuştum; gizemli ve soğuk kadınlar onu cezbediyormuş. Oysa ben hemen her şeyi anlatabilirim karşımdakine ve oldukça sıcak kanlıyım. Üstelik karşımdaki Poyraz şimdi ben ona karşı nasıl soğuk olabilirim. Hele de gizemli olmaya çalışırken tam bir salağa benzeyeceğime eminim! Yani üçüncü olan zeki özelliğini de kaybetmiş olacağım. Neyse moral bozmak yok.  '' Yeni bir iş, yeni bir aşk, kendime yeni bir ben lazım " diyerek ilk güne bomba gibi başlayacağım. O bomba patlamasın da... Ya ben ne diyorum içimdeki ses, olumsuz her fikri yasaklıyorum bundan sonra ona göre!
  Dar siyahlı beyazlı  -böyle beyaz eteğe siyah mürekkep dökülmüş gibi oldukça sevdiğim ve oldukça paralar saydığım bir etek-  kalem etek üzerine siyah atlet ve siyah ceket giydim. Saçlarımı açık bıraktım, bol rimel ve bordo ruj sürerek makyajımı da yaptım. Siyah stilettolarımı giyip çantamı aldım ve çıktım.
  Size Poyraz'ın işinden bahsetmedim değil mi... O bir mimar! Ah evet çok romantik bir meslek. Hayallerimin erkeği hayallerimin mesleğini yapıyor. Cumba Mimarlık diye bir şirketi var. Yani ortağı, okuldan arkadaşıyla açmışlar tabi ailelerinden desteği ile ama bu kadar yükselmeleri onların başarısı. Ortağı aynı zamanda en yakın arkadaşı Hakan zamanında onun sevgilileriyle az arkadaşlık yapmaya çalışmadım maalesef ortamlarına giremedim. Çünkü Hakan'da Poyraz gibi çapkındı ve ben daha kızla yeni arkadaş olmuşken ayrılıyordu. Ve ben o kızların ayrılık acısını dinlemek zorunda kalıyordum. Tam bir kabustu. Ben de beklemeye kadar verdim. Uzaktan takip ediyordum ve doğru zamanı bekliyordum. İşte şimdi o doğru zamandaydım ve hataya yer yoktu.
  Şimdi şirketin önündeydim; derin bir nefes aldım ve ''Her şey bizim için'' diye mırıldandım. Ofise geldiğimde o gelmemişti Özge -Hakan'ın asistanı- ile tanıştım. Güler yüzlü iyi bir kızdı. Zaten Ece ondan bahsetmişti. Masamı gösterdi, ipad'imi verdi. Ece bu haftalık programı hazırlayarak gitmişti. Onun yaptığı programa göz attım. Birkaç dakika sonra onun rüzgarını hissettim. Ah rüzgar gibi geçti... Parfümlü rüzgar!
 ''Günaydın, sen yeni asistan olmalısın, odama.'' diyerek yok oldu birden. Sadece  kokusu kaldı. Ben de o sırada kendime gelmeye tuttuğum nefesleri vermeye çalışıyordum. Ben galiba öldüm. İlk defa onunla birebir konuşmuştuk. Her ne kadar diyalogtan çok monolog olsa da daha çok zamanımız var. Hemen ipad'imi alıp odasına girdim. Önce kapıyı çaldım tabi ki! Bana "Gel" diye bir seslenişi vardı ki... Nereye çağırsa giderdim.
''Merhaba ben Poyraz Ateş. Ece senden övgüyle bahsetti. Asuman mıydı adın?'' dedi. Ah adımı söyledi. Onun ağzından adımı duyunca dedim ki, iyi ki dedim; iyi ki adım Asuman.
''Evet Asuman, Asuman Yazıcı'' dedim.
''Bir haftalık bir deneme süren var umarım her ikimiz de memnun kalırız. Ece'nin bu ani gidişi canımı sıktı biraz, işlerim çok yoğun olduğu için yeni bir asistan arayışına girmedim. Ama bu iş dalgınlığa, ihmale gelmez. Sen benim her şeyim olacaksın, her şeyimi planlayacaksın. Küçük sorunları bana aksettirmeden çözeceksin'' dedi.  Ah ben senin her şeyin olmaz mıyım hiç canım ya... adam resmen bana her şeyim olacaksın dedi! Dedi yani... Ama tabi ben yelkenleri suya indirmeyeceğim ve iç sesime daha müsait bir zamanda dönüp birlikte çılgınlar gibi dans edeceğiz. Hemen soğuk, gizemli asistan kız kimliğime döndüm.
"Tabi efendim inanın hiç pişman olmayacaksınız. Tamamen bu işe odaklanacağıma emin olabilirsiniz." dedim tüm sevimliliğimle! Hafif bir tebessüm neyine yetmiyordu Asuman.
''Güzel, o zaman hayırlı olsun" dedi o beni bu dünyadan koparan gülümsemesiyle ve elimi sıktı! Elimi diyorum ya elimi! Hani onda olan aynı zamanda da ben de olan hatta tüm insanlarda olan organ, uzuv her neyse işte onlar birleşti... El eleyiz! Ben hülyalı hülyalı bu anın tadını çıkarırken onun elimi bırakmasıyla gerçek dünyaya düştüm.
''O zaman bu haftaki planımı iyice inceleyin. Bugün bir şirketle toplantı yapacağız. O işi almamız çok o önemli o yüzden senden o dosyayı incelemeni istiyorum. Bir sorun olursa odamdayım, gelip sorabilirsin. Kolay gelsin.'' dedi.
"Tamam efendim. Size de kolay gelsin, iyi çalışmalar.'' diyerek saçmaladım iyi çalışmalar ne Asuman ciddi misin ya! Ben kafamın içinden kendi kafama vururken tekrar seslendi. Böyle Asuman diye döküldü ismim bir kez daha dudaklarından... Ömrüm boyunca bana yalnızca Asuman dese yeterdi. Buyrun der gibisinden arkamı dönüp baktım.
"Bana efendim demeyi kes! Poyraz Bey yeterli. Sana Asuman desem sorun olur mu?'' dedi sırıtarak. Kesinlikle çok çapkındı. İçten içe erisem de dışım bir buz gibi olmalıydı.
''Kabul Poyraz Bey. Tabi ki sorun olmaz.'' dedim tam bir buzlar kraliçesi gibiydim çok resmiydim. Vay be benden beklenmeyecek bir hareketti.
"İyi o zaman, çıkabilirsin." dedi bozulduğu belli bir halde. İçten içe gülüyordum. Ah kıyamam sana be adam.
Hemen haftalık programına baktım. Bugünkü toplantı başka bir şirkette olacaktı. O şirketin dosyasını incelemeye başladım. Ve bir işletme mezunu olarak ilk defa bunun faydasını gördüm. Gelin sarılalım işletme mezunları. Raporda matematiksel bir hata vardı. Bu umrumda mıydı? Tabi ki hayır ama Poyraz'ın odasına gitmek için bir bahanem olmuştu. Kapıyı çaldım ''Girin.'' dedi. Hadi ama ben gel'i sevmiştim. Gerçi o istesin her kapıdan girerdim hiç düşünmeden. Ah keşke kalbinin kapısından da girebilsem.
"Kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama raporda bir hata gözüme takıldı." diyerek ona hatayı gösterdim.
"Ah nasıl gözümüzden kaçmış! Sen harikasın! Hemen düzeltmeliyiz bu hatayı toplantıya kadar halledilmiş olmalı." diyerek telefonuna uzandı.
"Ben halledebilirim işletme mezunuyum." diyerek çekilin ben doktoruma yeni bir soluk getirdim. Tamam iğrenç. Tamam sustum. Tamam!
"Yapabilir misin gerçekten tam bir kriz insanısın iyi ki seni işe almışım." dedi. Senin çaren benim be Poyraz. Çare Asuman! Yine sustum.
Toplantıya gidiyorduk ben onun arabasındaydım! Tıpkı karı-koca gibiydik. O arabayı sürüyordu ben de yanında oturuyordum arada onu izliyordum. İçimde zıplayan her türlü şeyden var. O bakınca hemen gözlerimi kaçırıyordum ya yola bakıyordum ya ipad'ime. Bunu yapmamam gerektiğini biliyordum ama yanımdaydı ve ben gözlerimi ondan ayırmakta güçlük çekiyordum. Kalan son gücümle gizemli ve soğuk asistana dönebildim nihayet. Hakan Bey ve Özge de gelmiş kapıda bizi bekliyorlardı. Ben Özge'ye gülümsedim. Poyraz Hakan'a gülümseyip birbirlerine yumruk selamı verdiler -ikisi de ellerini yumruk yapıp birbirine vurdu ben buna yumruk selamı diyorum- Ben soran gözlerle Özge'ye bakınca o da gülümseyip kulağıma fısıldadı: "Şans getirmesi için her işten önce yaparlar" diyerek beni aydınlattı. Hakan Bey'le tanışıp, el sıkıştık. Ve toplantı odasına geçmemle her yer yerle bir oldu. İkimiz de birbirimize şaşkınca bakıyorduk. Benim başımdan kaynar sular dökülüp yer altımdan kayarken nutkum tutulmuştu. İşte her şeyin sonuna gelindiğindeki o çaresiz, o acı dolu, o kahrolası his bütün vücuduma yayılıp yerine sadece korkuyu bıraktı...

                                   












Kalbimin en mat yerinden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder