İçimde tuhaf biri var. Duyguları uçlarda yaşayan biri. Bir kuş gördüğünde mutluluktan ölecek gibi olan bir şarkı duyduğunda en derin acıya kapılan... Öyle biri işte. "Ya arınmalıyım tüm yapraklarımdan ya da hiç düşmemeli yapraklarım. Çünkü ancak o zaman dibine kadar yaşarım; varlığı da yokluğu da..." diyen. Kendini ağaç sayan, kuş sayan, yıldız sayan -bazen en parlağı bazen en sönüğü- var sayan, yok sayan, insan sayan biri. Sabaha kadar bir martının süzülüşünü seyredebilecek biri. Ama bunu hiçbir zaman yapmamış biri. Varlığı da yokluğu da dibine kadar yaşamamış biri. Her şeyi biraz biraz yaşayan çok çok hisseden biri. Siz hiç hiçbir şey yaşamayarak çok şey hissettiniz mi? O öyle hisseden biri. İçinde kocaman boşluk olan biri. Birini çok sevmek istemiş ama sevememiş biri. Öyle biri işte. İçimde... İçinde kocaman boşluk olan biri. Yarım kalmış değil hiç tam olmamış biri. Bazen boğmak isteyip bazen nefes verdiğim biri. Yağmurda kafasını kaldırıp güneşte eğen biri. Kimseyle tanıştırmadığım, tanışmak da istemeyen biri. Bazen sözcüklerime karışır, sıyrılır aradan, bir nefes alır sonra geri döner. Hep geri dönen biri. İçimde tuhaf biri var. Bazen ben o oluyorum bazen o ben oluyor. Bazı zamanlar ikimiz de suspus oluyoruz. O zaman kim oluyorum, bilmiyorum...
"Ve hep olmayacak şeyler kurarım; gülünç, acemi, çocuksu..." Ahmed Arif
Kalbimin en mat yerinden…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder