10 Mart 2014 Pazartesi

Mat Ruh: Bir Aşık Asuman 3.Bölüm

Yağmur yine burada! Tam bir haftadır iş bahanesiyle neredeyse Poyraz'ın odasında yaşıyor. Ben de içimi kemiren sorular, beynimin etini yiyen seslerle birlikte öylece oturuyorum. Planı gayet basit benim elimden Poyraz'ı alacak. Göz önüne almadığı iki şey var; birincisi Poyraz zaten benim değil -ha olacak o ayrı mesele-, ikincisi benim adım Asuman! Sürekli bahaneler bulup odaya damlıyorum. Yağmur bu duruma gıcık oluyor, laf sokuyor filan. Ama sanki Poyraz nefes alıyor gibi. Bu deli manyak kadın artık onu nasıl boğuyorsa. Ben burada olduğum sürece onlara rahat yok! Heyt be Asuman'ım ben! O kadar planları, projeleri sırf bu deli manyak kadın yüzünden çöpe atamam efendim! Ha bir de psikopat, bir de kaltak biraz da çatlak! Kim bilir hangi saçma sapan konularla boğuyor Poyraz'ımı... Sırf onu düşündüğüm zaten yoksa bana ne! - He Asuman sırf Poyraz Bey sıkılmasın aman "ağzımızın tadı bozulmasın -Ali rıza Bey-" diye yoksa sen onu hiç kıskanır mısın! Ne düşüncelisin böyle kuzum, gözlerim yaşardı- Tabi öyle melek gibi kızım hatta gibisi fazla diye kendi kendime omuz silktiğim sırada telefon çaldı. 
"Asuman benim bu saatte bir toplantım olacaktı. Tamamen unutmuşum."
"Hayır Poyraz Bey toplantınız yok."
"Ha işte onları arayıp iptal edep edilemeyeceğini sorar mısın? Gerçi hiç sanmıyorum çok önemli bir toplantı ama Yağmur Hanım'ın kafasına takılan şeyler varmış bir şansımızı deneyelim yine de..." - Ne diyor bu adam be! Ne toplantısı? Birkaç kere kontrol ediyorum yok işte. Niye bu sanki anlamışım gibi onları aramamı söylüyor. Delirdi mi acaba? Yağmur delirtti adamı kesin devreler yandı. Yaa ama ben daha çok gencim daha sevgili bile olamadık biz. Güle güle hayallerim, güle güle planlarım, güle güle yazar bozuntusu, güle güle içimdeki sescikler, güle güle hayat, bir kez daha hep beraber güle güle...
" Asuman orada mısın? Bulamadın mı telefon numaralarını? Ece Hanım'ın numarası olacaktı orada?" -Duydunuz mu sesi? Dank sesi. Kafamın içinde birkaç kez yankılandı. Ve ardından mehter takımı huzurlarınızda... Trompetin içinden çıkan hava ile ayaklarım yerden kesiliyor ve uçuyorummm! Yağmurdan kurtulmak için yapıyor! -Yağmurdan kaçarken doluya tutulmasın da-  Hahaha ne kadar komik! Hadi ama bu mu yani, seviyen nerede senin canım ya! -Bence gayet iyiydi, senin yağmurdan daha kaçık olduğun su katılmaz bir gerçek hem de atalarımız bu durumu daha iyi anlatamazdı, saygılar- O kadar mutluyum ki bu yersiz şakalarına bir şey demeyeceğim.
" Anladım Poyraz Bey merak etmeyin hemen arıyorum." Poyraz'ın derin bir nefes aldığını duyuyorum. Canım ya nasıl da sıkılmış kıyamam. Bir 5 dk -saniyeleri sayarak- zar zor bekliyorum. Dayanamayıp odaya gidiyorum. Poyraz birazdan son nefesini verecek gibi duruyor. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyorum. Poyraz bana çölde su bulmuş gibi heyecanla bakıyor ve nefesini tutuyor.
"Poyraz Bey maalesef iptal edemedim." diyorum tüm sahte üzüntümle... Poyraz tuttuğu nefesini verip dudaklarını yalıyor ve sırıtışını gizlemeye çalışıyor. Boğazını temizleyip konuşmaya başlıyor. 
"Yağmur Hanım kusura bakmayın bir daha gelmeden önce haber verebilirseniz biz de programımızı ona göre düzenleriz."
"Haklısınız ama programınız çok düzensiz sekreteriniz bu konuda biraz zayıf sanırım." diyor sekreter kelimesine vurgu yaparak. Sakin olacağım, sakin! 1,2,3,4,5 derin nefes al! Ben bu kadını boğarım ama... Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken Poyraz benden önce davranıyor.
"Öncelikle asistanım bu işte çok iyidir. Kesinlikle benim dalgınlığım. Hem siz de çalışacağımız günleri asistanımla görüşürseniz bir daha böyle bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Beni benden daha iyi biliyor Asuman."  Ona minnet dolu bir gülümseme yolluyorum o bana göz kırparken. Bana göz kırptı! Ben kızarırken Yağmur morarıyor. Hahaha nasıl da morardı, iyi oldu ona. Ağzının payını verdi benim Poyraz'ım. 
"Eminim öyledir neyse iyi çalışmalar size." diye gidiyor mor Yağmur. 
"İyi günler..." diyorum yüzüme en sinir bozucu gülümsememi takarken.
"Oh dünya varmış." diye gülüyor bana Poyraz ben de ona sırıtıyorum.
"Teşekkür ederim." diye fısıldıyorum hala ayakta dikilirken ah hiç gitmek istemiyorum onun yanından. Hiç konuşmadan otursam onun yanında onu izlesem bütün gün. Rahat rahat bakamıyorum bile ona. Canımı en çok bu acıtıyor. Bedenlerimiz bu kadar yakınken ruhumuz o kadar uzak ki birbirine...
"Niçin? Gel otursana, ne içersin?"
"Sanırım kahve iyi gelecek." diyerek imalı bir şekilde gülümsedim o da aynı şekilde gülümseyerek kafasını salladı ve kahvelerimizi söyledi.
"Ha bu arada sen niçin teşekkür etmiştin?"
"Beni Yağmur Hanım'a karşı koruduğunuz içindi."
"Asıl ben teşekkür ederim beni ondan kurtardığın için." dediğinde gülümsemekle yetindim.

Proje gün geçtikçe şekilleniyor. Bu da daha sık toplantılar ve Yağmur'un o gül yüzünü (!) daha çok görmek, o billur sesini (!) daha sık duymak demek. Yani kısaca cehennem demek. Ve sıkı durun! Antalya'ya gidiyoruz hep birlikte. Arazi bakmak için. Hakan Bey burada kalıyor diğer işlerin başında durmak için. O yüzden Poyraz, ben ve Yağmur gidiyoruz. Ne tatlı değil mi (!) Ben de öyle düşünmüştüm zaten...













Kalbimin en mat yerinden...

2 Mart 2014 Pazar

Mat Ruh: Bir Aşık Asuman 2.Bölüm

En son o 2-3 saniyelik zaman diliminde yaşadığım hisler yerini korkuya bırakmıştı. İşte karşımdaydı o! Ve tabi ki beni hatırladı, benim onunla yaşadığım her ayrıntıyı hatırladığım gibi. Her ayrıntıda ondan nefret ettiğim gibi o da benden nefret ediyordu. Baş belam geri dönmüştü hem de güçlenerek. Kim olduğunu merak ettiniz tabi. Sanki ismini söylersem bir lanet gibi bütün kötülükleri bana çekeceğini hissediyorum. Poyraz'dan önce benim de normal bir hayatım, her normal hayatta olduğu gibi bir de en normalinden sevgilim vardı. Ben de normaldim o zamanlar tabi fakat bu kız hiç normal değildi. Sevgilime kafayı takmıştı. Aşk gibi değil de saplantı haline getirmişti. Şimdi siz diyeceksiniz  ki, senin Poyraz'a yaptığın ne? Ama aynı değil işte. Tamam ben normal olduğumu söylemiyorum. Evet ilişkilerine de birtakım müdahalelerde bulunmuş olabilirim ama Poyraz onlarla sadece takılıyordu, sevmiyordu hiçbirini ve hepsini aldatıyordu. Gerçekten sevdiği biri olursa aradan çekilirim o kadar da gurursuz değilim. Aşığız dediysek bir yere kadar... Neyse bu kız gerçekten ruh hastasıydı. Bir de yakın arkadaşıydı, bir tuhaflık hissediyordum ama konduramıyordum. Beni zehirledi ya öldürüyordu az kalsın! Tabi sevgilim olacak çocuk da bunları öğrenip -ben söyledim tabi ki, hayati tehlikem vardı yani ne yapsaydım- kızla ilişkisini tamamen bitirince kızın tabi bana olan o derin duygularını tahmin edersiniz. O derin duygularda az boğulmadım. En sonunda çocuktan ayrıldım ama çocuk peşimi uzun süre bırakmadı. Ayrılmamızın nedeninin o kız olmadığını söylesem de inanmadı tabi ve onu hiç affetmedi. Ve kız da -tamam ismini söyleyeceğim artık zaten o kadar yıl geçti ya unutmuştur değil mi- yani Yağmur beni sağ olsun hiç unutmadı ve Poyraz'dan hoşlandığımı - nereden, nasıl öğrendiyse artık-  öğrendi. Onunla tanışmamı engelledi ve onun karşısında beni kaç kere rezil etti. Bin bir plan yapıp Poyraz'ın ortamına her girdiğimde nasıl oluyorsa o da orada oluyordu. Üzerime içki dökmeler, çelme takıp düşürmeler ne kadar çocuksa şey varsa yapıyordu.Tabi Poyraz bunları hiç hatırlamıyor. Neyse geçmişte kaldı bunlar zaten. Yağmur'un beni hatırladığına eminim ama tanımıyormuş gibi yaptı bu da benim işime geldi. Herhalde iyileşti ve yaptığı şeylerden pişmanlık duyuyor. Rahatlamanın verdiği hisle derin bir nefes aldım. Biraz sesli almışım galiba herkes bana baktı. Poyraz, "İyi misin?" diye kulağıma fısıldadı kafamı salladım ve: "Özür dilerim." dedim.
Yağmur, "Başlayalım mı artık?" diye imalı imalı bana baktı. Derdi neydi şimdi bunun? Aklı sıra bana laf sokacak, hala benden nefret ettiğini o an anladım. Ama büyümüştü artık ve aramızdaki sıcak savaş yerini soğuk savaşa bırakmıştı.
Ben tam ağzımı açıp bir şey diyecekken Poyraz, "Tabi başlayalım. Buyrun, bizim hazırladığımız rapor, sizin de fikrinizi almak istiyoruz. Bunu bir kaba taslak olarak düşünün üzerinde daha çok çalışılacak. " dedi
Yağmur, "Size güvenim sonsuz Poyraz Bey tabi ki size de Hakan Bey." dedi.
Poyraz'a mı asıldı bana mı öyle geldi? Yok canım fazla kuruntuluyum sanırım. Neyse odaklan Asuman sadece işe odaklan.
Poyraz, "Teşekkür ederiz. O zaman ben başlıyorum sunuma." diyerek slaytın başına geçti ve o etkileyici sesiyle anlatmaya başladı. Tabi ben de onu dinlemeye... Sunum bittiğinde hepimiz hayranlıkla Poyraz'a bakıyorduk.
Yağmur, "Çok etkilendim. Kesinlikle sizinle çalışmayı çok isterim. Fakat tek başıma karar veremem biz aramızda bir toplantı yapalım, siz de o sırada bir şeyler için hemen geliyoruz." dedi ve yan odaya geçtiler.  Poyraz bana dönüp, "Siz Yağmur Hanımla tanışıyor musunuz?" dedi. Ay yoksa hatırladı mı bir şeyler? Nasıl hatırlasın kızım etrafı kızlarla çevriliyken sizin gibi rezil kızları mı hatırlayacak, hiç güleceğim yoktu. Siz kendi kendinize çocuk gibi kavga ederken onun ruhu bile duymuyordur eminim. Çok rahatlattın ya sağ ol canım.
Ben hemen "Yoo ben ilk defa görüyorum yani nereden tanışabiliriz ki..." diye kurtarmaya çalışırken sesim bile bana ihanet ediyordu. Poyraz, "Bilmem aranızda bir gerilim hissettim neyse bana öyle gelmiştir." diye konuyu kendi açıp kendi kapattı. Şimdi aklı bu işte olduğundan fazla üzerinde durmadı. Bu arada bu iş bir otel işi daha doğrusu bir otel zinciri Yağmur da bu otel zincirinin genel müdürü. İşi alırsak bütün otelleri biz yapacağız baya önemli bir iş yani. Hemen de biz olmuşsunuz bakıyorum sanki şirkette asistan değil de şirket sahibi gibisin maşallah maşallah. Of ya belki çok bağlıyım şirkete - hem de ne(!), gönül bağı mübarek- hem biz bir aile gibiyiz, anlayamazsınız (!)
İmzalar atıldı. Ne kadar sevindiğini gözlerinden görebiliyorum ama benim içim çok huzursuz. Korkuyorum, içimde kötü bir his var. Her dakika ona daha çok bağlanıyorum daha çok seviyorum. Yağmur'la el sıkışırken garip bir şekilde ürperdim, bakışlarından galiba. Ya da paranoyaklaştım. Ah kafasının içindekileri bir bilsem. Gülüşü bile çok sahte geldi bana.
Eve gitmeden önce Cardiff'e uğradım. Özge ile bir şeyler içip bugün olanları konuştuk. Beni baya rahatlattı. Özge'nin kesinlikle rahatlatıcı etkisi var, Poyraz'ın neden onu bir asistandan çok arkadaşı gibi gördüğünü anlayabiliyorum.
Sabah çok mutlu uyandım. Rüyamda Poyraz'ı görmüştüm; birbirimize bakıyorduk, etrafta hiçbir şey yoktu, böyle boşlukta gibiydik, yer yoktu, zaman yoktu, asılı kalmıştık sanki ama birbirimize tutunmuştuk gözlerimize yani sanki gözlerimizi birbirinden ayırsak boşluktan düşüp kaybolacaktık. İlginç bir rüyaydı ama o vardı içinde. O yüzden sevdim rüyayı içinde onun olduğu her şeyi sevdiğim gibi. Hazırlanıp ofise gittim. Masama oturup bir çay söyledim ve bugünün programını incelemeye başladım. Sonra o geldi kocaman bir gülümsemeyle: "Günaydın!" dedi. Ben de içimden geldiği gibi o gülümsemeye karşılık verdim ve: "Günaydın, nasılsınız?" dedim. "Çok iyiyim, sen?" dedi. "Ben de çok iyiyim." dedim.  "Ne güzel bugün herkes iyi hadi çayını al gel odama" dedi ve bir şey söylememi beklemeden gitti. Zaten o sırada kalbimin yerinde olup olmadığını kontrol ediyordum. Harika başlamıştı öyle de devam ediyordu bugün. Odasına girdim hem ona hem de kendime aldığım çayla birlikte.
Poyraz, "Teşekkür ederim çay için. Aslında sana bu proje için daha kaç kere teşekkür etmem gerek bilmiyorum ama teşekkür ederim bu da proje için." dedi
Ben de, "Ben bir şey yapmadım ki sadece teknik bir hatayı fark ettim. Proje harika ve bu sizin eseriniz. Bu hatayı atlamış olsak bile kabul edileceğinden eminim." dedim.
Poyraz, "Hadi bu kadar mütevazı olma, Özge olsa kaç kere kafama kakardı -yine o gülüş yine bana haram geceler- Bu arada bugün bu işi kutlamaya gidiyoruz sen de geliyorsun itiraz istemem." dedi.
Ben, "Tabi siz nasıl isterseniz." dediğimde bozuldu sanki.
Poyraz: "Emir değildi bu sadece bir rica biraz da ısrar. Gelmek istemiyorsan gelmek zorunda değilsin. Hem yanına birini de getirebilirsin." dediğinde içim burkuldu. Ah be Poyraz şu gizemli soğuk asistan kimliğim olmasa ben sana neler derim de ama bunu sen istedin.
Ben, "Gelmek isterim tabi ki." diyerek durumu toparlamaya çalıştım.
Poyraz, "Yanına birini getirecek misim? Yani şey ona göre rezervasyon yaptıracağım da o yüzden yoksa beni ilgilendirmez tabi ki..." -gülmemek için kendimi zor tuttuğumu söylememe gerek yok herhalde. Ah be Poyraz ben de onu diyorum işte seni ilgilendirsin istiyorum-
"Bilmiyorum sormam lazım size haber veririm." dedim.
Poyraz, "Tamam." dedi üzüntüyle evet üzüntüyle. Kendi kendimi kandırmıyorum biraz bozuldu yani salak değilim ben. Tamam öyle görmek istiyor olabilirim ama bu gerçekten öyle olmadığı anlamına gelmez.
Ben masama geçtim önümüzdeki haftayı planlıyordum ki; Yağmur geldi. İlk önce ne yapacağımı bilemedim, karşımda durmuş bana bakıyordu ben de "Merhaba!" dedim. O da sinir bozucu bir şekilde gülümsedi ve "Yapma be Asuman hala mı Poyraz? İşte yine ortak bir noktamız ama bu defa kaybetmeye hiç niyetim yok! Poyraz odasında mı?" dedi.
Donup kalmıştım, ağzımı açmama fırsat vermeden Poyraz'ın odasına girdi...












Kalbimin en mat yerinden...